Tarımda Uzaktan Erişim Araçları Geleceği Şekillendiriyor

Tarımda Uzaktan Erişim Araçları Geleceği Şekillendiriyor

Tarımda Uzaktan Erişim Araçları Geleceği Şekillendiriyor

Tarımda uzaktan erişim uygulamalarına yönelik teknolojik evrimin önem kazandığı bu günlerde, tamamen insansız tarıma geçiş dönemi de çok yakında olabilir. Covid-19 salgını dünya çapında bir sağlık mücadelesine dönüşürken, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini tehdit eden güncel krizlere de bir yenisi eklenmiş oldu.

 

Karantina ve sosyal mesafe gibi kavramlara adapte olunan bu olağanüstü süreç, tarımsal üretimde de önemli değişimlere yol açma potansiyeli taşıyor. Salgına karşı alınan tedbirler, üretim araçlarının temininde aksaklıklara yol açabiliyorken, seyahat kısıtlamaları da işçilerin çalışacakları üretim arazilerine ulaşmasını engelliyor. Diğer yanda ise dünya çapında devam eden karantina uygulamaları, milyonlarca insanı evlerine kapatmış durumda. Ortaya çıkan gıda arzının ise sınırlı sayıdaki tarım arazisinden ve yine sınırlı şekilde devam eden üretim faaliyetleri ile karşılanması gerekiyor.

Traktörlerdeki otomatik direksiyon sistemleri, sulama makineleri, biçerdöverler, yönlendirme sistemleri ve drone gibi ekipmanlar ile başlayan tarımda uzaktan erişim teknolojileri pazarı her geçen gün genişliyor. Çeşitli donanım ve yazılımlar yardımıyla genel üretim maliyetlerini azaltmak, sektörün büyük oyuncuları için yükselen bir trend haline gelmesi ve IoT (Nesnelerin İnterneti) tabanlı araçların giderek daha fazla benimsenmesi gibi durumlar da bu pazardaki arzı arttırabilecek faktörler olarak öne çıkıyor.

Üretime havadan müdahale

Üretimin optimize edilmesini sağlamak için veri odaklı bir geri bildirim sisteminden faydalanılan hassas tarım yöntemleri içinde en etkili uygulamalardan olan uydu görüntüleme, aynı zamanda kullanılan en eski yöntemlerden de biri. Başlangıçta yalnızca rekolte tahminleri oluşturmada kullanılan uydular, yeni tarım ekipmanlarının geliştirilmesiyle bugün pek çok yeni biçimde üreticilere yardımcı olmaya devam  ediyor. Örneğin mahsul türleri arasında ayrım yapabilen optik veya radar tabanlı sensörler, uydu görüntüleme sistemleri ile entegre şekilde çalışarak bitki gelişimi ve sağlığı konularında analiz yaparak, üretimdeki eksiklikler hakkında detaylı raporlar oluşturabiliyor.

Mahsulden yaklaşık 700 km uzakta konumlanan uydular, kesinlik gerektiren analizler yaparken arazideki çeşitli sensörlerden faydalanıyor. Öte yandan mahsulden 50 veya 100 metre uzaklıkta veri toplayan insansız hava araçları ise çok daha kolay ve doğru veri kavrama imkanına sahip. Ayrıca pek çok sektörde kullanılmaya başlayan drone pazarında şu an için önemli bir rekabet ortamı hâkim. Hassas tarım anlayışının da önemli bir aracı olan drone’lar, tarım sektöründe henüz olgunlaşmakta olan bir ekipman grubu. Her geçen gün gelişen bir pazara sahip olmalarıyla, tarımdaki yerleri gittikçe sağlamlaşan bu insansız hava araçlarının şu an için faaliyet alanları; toprak ve arazi analizi, ürün izleme, sağlık değerlendirmesi, sulama, zirai ilaçlama ve havadan tohum dikimi çalışmalarından oluşuyor. Bu alandaki en yeni gelişme ise bu çalışmaların tamamını önceden ayarlanmış program ve harita destekli uygulamalar yardımıyla yapabilen otonom şekilde faaliyet gösterebilen drone’lar.

Tarımda Uzaktan Erişim Araçları Geleceği Şekillendiriyor

Direksiyonda yapay zeka var!

Pek çok uzman tarımın yakın bir gelecekte tamamen otomatik hale geleceğini ve otonom ekipmanlar sayesinde üreticilerin yüksek verim imkanlarından faydalanacağını öngörüyor. Ancak havadan müdahale bu otonom teknolojilerinin odaklandığı tek alan değil. Modern tarımın üretim kapasitesini arttıran en önemli adım olan traktörler de teknolojik evrime ayak uydurarak; elektrikli ve otonom versiyonları ile yeni bir pazar çeşitliliği yaratıyor.

Otonom yani sürücüsüz şekilde faaliyet gösteren bu traktörler, arazideki engelleri algılamak için yapay zekâ destekli makine öğrenimi ve tarla üzerinde programlanmış bir rotayı takip etmelerini sağlayan navigasyon sistemlerinden faydalanıyor. Bir traktörün otonom olarak faaliyet göstermesini sağlayabilen GPS, otopilot, kamera, lazerler (LiDAR), arazi yönetimi ve traktör ekipman yönetimi (TIM) gibi sistemler şu an için yalnızca sürücüye yardımcı olmak için kullanılıyor. Bu sistemlerin teknolojik evrimi yıllar içinde büyük bir gelişim göstermiş olsa da genel görüş, otonom traktörlerin sektörde yayılmalarının birkaç yıl daha süreceği yönünde. Çünkü hâlâ aşılamayan iki büyük engel var: Güvenlik önlemlerine dair yasal regülasyonlar ve teknolojinin maliyeti.

Yine de bu engellerin belirli bir süre içinde aşılacağı kesin. Çünkü global traktör üreticisi firmaların neredeyse tamamı, otonom traktör teknolojileri üzerinde çalışarak hassas tarım uygulamalarının önündeki yeni döneme hazırlanıyor. Dünyanın birçok ülkesinde de bu alanda yapılan yüzlerce pilot uygulama var. Teknolojik adaptasyon konusunda bir adım önde olan Japonya’da ise tarımda kullanılmak üzere otonom makine ve tarla araçlarına izin verilmeye başlandı bile. Şu an için küçük modellerle başlayan bir süreç olsa da bu modellerde kullanılan sistemler, büyük traktörlerdeki donanım ve yazılım ile birebir aynı. Global Market Insights tarafından 2018 yılında yayınlanan bir rapora göre otonom tarla araçlarına olan talebin 2024 yılında 3 milyon ürünün üzerine çıkarak, 180 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğüne ulaşacağı tahmin ediliyor.

Sürdürülebilir üretim, teknolojinin de gündemi

Tarım teknolojilerine yön veren tüm uygulamaların yanıt aradığı iki hedef bulunuyor: Minimum çevresel etki ve maksimim verim. Yeni teknoloji ve uygulamalar, birbiri ardına tarım dünyası ile tanıştırılırken, 2020 itibarıyla hem tarımsal üretimi hem de gündelik yaşantıyı tehdit eden yepyeni bir problemle daha tanıştı dünya: Küresel Covid-19 salgını. Artan talebi karşılamak için yüzde 70’lik bir üretim artışı ihtiyacı bir süredir tarım sektörünün gündeminde olan bir konuydu. Bunu sağlamak için küresel gıda sisteminin de bugünün krizi olan pandemi gibi senaryolar karşısında; üretimin devamlılığını garanti edebilecek uygulamalara ihtiyacı var. Tarım arazilerinde daha uzun süre, daha etkili bir şekilde çalışabilecek otonom ekipmanlar, bu ihtiyacı karşılayabilir. Neticede gereken teknolojik eşik, birkaç yıl önce aşılmış durumda. otonom ekipmanların yaygın olarak kabul görmesi ve üretimin teknik altyapı ile buluşması ise artık sadece an meselesi.

Tarımda Uzaktan Erişim Araçları Geleceği Şekillendiriyor

2026 YILINDA TARLA TEKNOLOJİLERİ İÇİN BEKLENEN PAZAR TAHMİNLERİ

Tarım drone’ları 485 milyon $

Analiz yapabilen otonom robotlar 300 milyon $

Taze meyve hasadı yapan robotlar 485 milyon $

Yabancı ot robotları380 milyon $

Kaynak: IDTechEx Research